Продължете към съдържанието

„Sadık arkadaş“ – Адаптирана книга на турски език (А2)

„Sadık arkadaş“ („Верен приятел“) е адаптирана на турски език история за известното куче от породата Акита ину – Хачико, родено в Япония през 1923 г. То става символ на вярност и преданост, защото в продължение на години чака починалия си стопанин на гара Шибуя в Токио. Текстът е подходящ за четене за изучаващите турски език с ниво на владеене А2. След всяка част на историята има речник на непознатите думи към нея.

1.

Yıl bin dokuz yüz yirmi üç. Şibuya İstasyonu şimdiki gibi büyük ve kalabalık bir istasyon değil. Ufak bir istasyon ve o yıllarda çok fazla yolcu yok. İstasyonun girişinde iki dükkân var. İlk dükkânın sahibi Tanaka San. Diğer dükkânın sahibi Kato San. Her sabah Tanaka San ve Kato San dükkânlarını erkenden açarlar çünkü en çok müşteri sabahları gelir. Tanaka San, Kato San’a “Günaydın!” der. Kato San da, Tanaka San’a “Hayırlı sabahlar!” der. Sonra her iki dükkâna da müşteriler gelir. Tanaka San ve Kato San, bazı müşterileri tanırlar çünkü bu müşteriler her sabah Şibuya İstasyonu’na gelirler. Bu müşterilerden biri de Ueno San’dır.

Ueno San her sabah önce Kato San’ın dükkânından bir gazete alır, sonra da Tanaka San’ın dükkânından bir fincan çay alır. Çayını içer, trene biner ve işine gider. Gazeteyi trende okur. Ueno San bir üniversitede profesör ve bütün gün ders anlatır. Tanaka San ve Kato San onu iyi tanırlar çünkü her sabah onlardan alışveriş eder.

Bir gün Ueno San küçük bir yavru köpekle istasyona gelir. Tanaka San ve Kato San şaşırırlar. “Bu yavru köpek sizin köpeğiniz mi? Çok tatlı, çok cici bir köpek. Adı ne?” diye sorarlar.

Ueno San: Adı Haçi.

Tanaka San: Haçi mi? Haçi Japoncada sekiz demek.

Ueno San: Doğru! Bu köpeğin annesinin sekiz yavrusu var. Bu sekizinci yavru, o yüzden adı Haçi.

Haçi: Hav hav!

Kato San: Çok tatlı bir köpek. Sizi çok seviyor.

Ueno San: Evet, beni çok seviyor. Ben bu sabah evden çıktım, köpeği eşime verdim. Ama Haçi benim arkamdan koştu, benimle beraber istasyona geldi.

Tanaka San: Peki, ne yapacaksınız? Onu da mı üniversiteye götüreceksiniz?

Ueno San: Hayır, onu üniversiteye götüremem. Burada bırakacağım. O belki kendisi eve döner, ya da eşim gelir ve onu buradan alır.

Kato San: Merak etmeyin, Ueno San. Biz ona bakarız.

Ueno San: Teşekkürler!

Ueno San trene biner ve işine gider. Haçi bir köşede oturur ve sahibini bekler. İki saat sonra Ueno San’ın eşi istasyona gelir. Tanaka San’a sorar.

Bayan Ueno: Affedersiniz! Bizim köpeğimiz Haçi burada mı?

Tanaka San: Evet, burada. Bakın! Orada, köşede oturuyor ve Ueno San’ı bekliyor.

Bayan Ueno: Bir şey yaptı mı? Havladı mı? Birisini ısırdı mı?

Tanaka San: Hayır! Çok cici, çok uysal bir köpek. Oraya oturmuş, sahibini bekliyor. Çok sadık bir köpek.

Bayan Ueno: Tamam. Onu alacağım ve eve götüreceğim. Haçi, oğlum, gel güzel oğlum. Eve gidelim.

Haçi: Hav hav!

Bayan Ueno: Baban akşama gelecek. Haydi eve gidelim. Burada soğukta bekleme. Haydi gel!

Haçi: Hav hav!

Kato San: Galiba eve gitmek istemiyor. Burada durabilir. Bir şey yapmıyor, o köşede oturuyor.

Bayan Ueno: Tamam. Akşam babası Ueno San onu eve getirir.

Gerçekten de akşam Ueno San trenle Şibuya İstasyonu’na döner. Haçi hâlâ orada bekliyor! Ueno San çok şaşırır. Haçi sahibini görünce çok sevinir. Kuyruğunu sallar.

Ueno San: Sabahtan akşama dek sen beni mi bekledin? Sen çok sadık bir köpeksin, Haçi!

Tanaka San: Evet, çok sadık. Bence ona sadece ‘Haçi’ demeyelim. Bu sadık köpeğin adı ‘Haçiko’ olmalı.

Kato San: Evet, Ueno San. Sizin köpeğinizin adı ‘Haçiko’ olmalı.

Ueno San: Tamam, artık onun adı Haçiko olacak. Gel oğlum, gel Haçiko! Eve gidiyoruz! Sizlere iyi akşamlar!

Ueno San ve Haçiko istasyondan ayrılırlar ve eve dönerler.


  • olay – инцидент, събитие
  • dayanmak – основавам се на, базирам се на
  • gerçek bir olaya dayanıyor – базира се на истински случай
  • San – на японски означава „господин“, „госпожа“
  • sadık – верен, предан
  • görünce – когато види, щом види
  • kuyruğunu sallamak – маха с опашка

2.

Artık Ueno San her gün Haçiko’yla beraber Şibuya İstasyonu’na gelir. Her sabah Ueno San, Tanaka San ve Kato San’a selam verir, çayını içer, gazetesini alır. Ama hemen trene binmez, önce Haçiko’yu sever, onun başını okşar. Sonra trene biner ve işe gider. Haçiko havlar, kuyruğunu sallar ve istasyonda bir köşeye oturur. Bütün gün sahibini bekler. Ueno San akşam işinden döner ve trenden iner. Onu görünce Haçiko çok sevinir, yine kuyruğunu sallar ve havlar. Sonra beraber eve dönerler. Tanaka San ve Kato San onlara bakar ve konuşurlar.

Tanaka San: Haçiko gerçekten de çok sadık bir köpek. Bütün gün istasyonda oturuyor ve sahibini bekliyor.

Kato San: Evet, sahibini çok seviyor. Ueno San’ı görünce hemen kuyruğunu sallıyor, havlıyor, onun yanına geliyor.

Tanaka San: Ama bazı günler burası çok soğuk oluyor. Haçiko üşümeyecek mi?

Kato San: Doğru. Bazen hava karlı ya da yağmurlu oluyor. O zaman zavallı köpek üşür.

Gerçekten de bir kış günü hava çok soğuk olur. Kar yağar, yollar buzludur. Ueno San palto ve bot giyer ama Haçiko’nun bir giysisi yoktur. Ueno San, Haçiko’yla konuşur.

Ueno San: Haçiko, benim güzel köpeğim. Bugün hava çok soğuk. Lütfen benimle istasyona gelme bugün. Evde dur. Ev sıcak, burada üşümezsin. Ama istasyonda üşürsün.

Haçiko: Hav hav!

Ueno San: Galiba anladın. Evden dışarı çıkma. Ben akşama döneceğim. O zaman seninle oynarım.

Ueno San evden çıkar ve istasyona yürür. Ama Haçiko evde durmaz, beş dakika sonra onun yanına gelir.

Ueno San: Haçiko, burada ne arıyorsun? Eve git, oğlum. Üşüyeceksin!

Haçiko: Hav hav!

Ueno San: İyi, tamam. Haydi gel.

Haçiko o karlı ve soğuk günde bile Ueno San’la beraber istasyona gelir. İstasyonda bir köşeye oturur ve sahibini bekler. Tanaka San, yere eski bir yastık koyar. Haçiko yastığın üstüne oturur. Kato San da bir battaniye getirir ve Haçiko’nun üstünü örter. Haçiko artık üşümez.

Haçiko her gün sahibiyle beraber istasyona gelir, her gün onu istasyonda bekler. Hem soğuk hem de sıcak günlerde, hem yağmurlu hem de güneşli havalarda, daima sahibini bekler.

İki yıl geçer. Haçiko artık yavru köpek değildir. Büyük bir köpektir. İstasyonda diğer yolcular Haçiko’ya bakarlar ve şaşırırlar. Bazı insanlar sorarlar: “Bu büyük köpek burada ne yapıyor? Niye o köşede oturuyor?” Tanaka San ve Kato San her şeyi anlatırlar. İnsanlar şaşırırlar ve derler ki: “Gerçekten de çok sadık bir köpekmiş!”

Ama bir gün Haçiko çok huzursuzdur. Havlar, havlar, havlar. Ueno San, Tanaka San ve Kato San şaşırırlar.

Kato San: Ne var? Ne oluyor? Haçiko, niçin havlıyorsun?

Haçiko: Hav hav! Hav hav!

Ueno San: Tamam, oğlum. Merak etme! Akşama döneceğim. Havlama artık. Otur, beni bekle.

Haçiko: Hav hav!

Ueno San: Bu çok garip? Acaba niçin havlıyor?

Tanaka San: Acaba hasta mı?

Ueno San: Bilmiyorum. Hiçbir şey anlamadım.

Ueno San trene biner ve işine gider. Haçiko çok huzursuzdur. İstasyonda oturmaz. Tanaka San’ın yanına gider ve ona havlar. Sonra Kato San’ın yanına gider ve ona havlar. Diğer yolculara havlar. Hiç kimse bir şey anlamaz. “Bu köpek galiba hasta,” diye düşünürler. Fakat Haçiko hasta değildir. Ueno San hastadır.

Ueno San o gün aniden ölür. Üniversitede dersin ortasında yere yığılır. Öğrencileri onu hastaneye götürürler ama maalesef hayatını kaybeder.

O akşam Haçiko sahibini bekler, bekler, bekler. Çok ama çok huzursuzdur. Akşam saat sekizde Ueno San hâlâ yoktur. Tanaka San ve Kato San dükkânlarını kapatırlar. Tanaka San sorar:

Tanaka San: Ueno San hâlâ gelmedi. Ne yapmamız lazım?

Kato San: Ben Ueno San’ın evinin adresini biliyorum. İki sokak aşağıda oturuyor. Haçiko’yu oraya götüreceğim.

Tanaka San: Ben de geliyorum. Merak ettim. Acaba ne oldu? Ueno San iyi mi? Niye trenden inmedi?

Kato San: Tamam. Haydi beraber gidelim. Haçiko, oğlum, gel bizimle!

Beraber Ueno San’ın evine giderler. Bayan Ueno onlara kötü haberi, Ueno San’ın ölüm haberini verir. Tanaka San ve Kato San çok üzülürler. Haçiko, zavallı köpek, tabii ki insan dilini bilmez ama insanların yüzlerine bakar ve anlar: “Çok kötü bir şey olmuş. O yüzden sahibim gelmemiş.”

Tanaka San ve Kato San iki gün sonra Ueno San’ın cenazesine giderler. Ueno San onlar için sadece istasyondaki bir müşteri değildir, aynı zamanda bir arkadaştır. Ertesi gün ikisi de çok üzgün istasyonda dükkânlarını açarlar. Şibuya İstasyonu’na yolcular gelir. Gözleri Ueno San’ı arar ama tabii ki artık o yoktur. Ama o da ne? Haçiko burada! Haçiko istasyona gelmiş!

Tabii ki artık sahibi yoktur ama Haçiko her sabah istasyona gelir. Bir köşede oturur ve akşama dek sahibini bekler. Sahibi tabii ki artık gelmeyecek ama Haçiko yine de bekler. Tanaka San ve Kato San, Haçiko’yu görünce üzülürler ve ağlarlar. Akşam onu evine götürürler. Haçiko eve gitmek istemez, bütün gece istasyonda kalmak ister ama bu iki adam ona “Hayır,” derler.

Haçiko her gün ama her gün istasyona gelir ve sahibini bekler. İnsanlar onu merak ederler ve sorarlar: “Bu köpek burada ne arıyor? Kimin köpeği? Kimi bekliyor? Sahibi yok mu?”

Bir gün bir gazeteci Haçiko’yu görür ve istasyondaki insanlara onun hakkında sorular sorar. Tanaka San ve Kato San, gazeteciye Haçiko’nun öyküsünü anlatırlar. Gazeteci onun fotoğrafını çeker ve Asahi Şimbun gazetesinde onun hakkında bir makale yazar. İnsanlar Haçiko’nun öyküsünü öğrenirler ve sırf Haçiko’yu görmek için istasyona gelirler. Çocuklar Haçiko’nun başını okşarlar, insanlar onu severler. Bütün Japonya Haçiko’nun öyküsünü öğrenir ve “Gerçekten de çok sadık bir köpekmiş,” derler. Bin dokuz yüz otuz dörtte bir sanatçı Haçiko’nun heykelini yapar. Bu heykeli istasyona koyarlar.

Bin dokuz yüz otuz beşte Haçiko on bir yaşındadır. Artık yaşlı ve hasta bir köpektir. Ama yine de her gün istasyona gelir ve sahibini bekler. Bir sabah Tanaka San istasyona gelir ve dükkânını açar. Kato San da dükkânını açar.

Tanaka San: Günaydın, Kato San! Nasılsın?

Kato San: Günaydın! Ben iyiyim. Sen nasılsın?

Tanaka San: İyidir, sağ ol.

Biraz sonra Haçiko istasyona gelir ve köşesine oturur, ama bir dakika sonra yere yığılır.

Tanaka San: Kato San, sana bir şey sormak istiyorum. Sence Haçiko hasta mı? Bak! Bugün çok yorgun. Yere yığıldı.

Kato San: Evet, çok yorgun. Yerde yatıyor. Acaba hasta mı? Oğlum, iyi misin? Haçiko, oğlum!

Tanaka San: Haçiko, gözlerini aç. Kato San, Haçiko’nun vücudu soğuk.

Kato San: Sanırım … sanırım zavallı köpek … ölmüş.

Tanaka San: Ne?

Kato San: Ölmüş.

Tanaka San köpeğin başını okşar ve der ki: “Sadık hayvan, güzel köpek, iyi arkadaş. Artık sahibinle berabersin. Sen dünyanın en sadık köpeğiydin, sen en iyi arkadaştın.”

İstasyondaki diğer yolcular da dururlar ve bakarlar. Artık Haçiko’yu herkes tanıyor. Herkes üzücü haberi duyar ve ağlar. Haçiko’nun ölümü Japonlar için çok üzücü bir haberdir.

Yıllar geçer ama Japonya, Haçiko’yu hiç unutmaz. Haçiko, artık Japonlar için bir kahramandır, bir semboldür.


  • okşamak – галя, погалвам
  • yastık – възглавница
  • battaniye – одеяло
  • örtmek – покривам, завивам
  • üstünü örtmek – завивам (някого)
  • huzursuz – неспокоен, тревожен, разтревожен
  • aniden – внезапно, изведнъж
  • yere yığılmak – строполявам се, падам на земята
  • ölüm – смърт
  • yine de – въпреки това, все пак
  • makale – (вестникарска) статия
  • sırf – само и единствено, единствено
  • sanatçı – артист, творец